Cevap Dilekçesinde Bildirilmeyen Delillerin Ön İncelemede Süre Verilse de Hükme Esas Alınamaz
- Av. Hüseyin YAVUZER
- 6 Mar 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 24 Eyl 2020
2. Hukuk Dairesi 2019/6433 E. , 2019/12800 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-İlk derece mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle kadın tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiş, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince tarafların taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre, taraflar dava veya cevap dilekçelerinde (HMK m. 119/1-e-f, HMK m. 129/1-e-f) iddiasının savunmasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini açıkça göstermek zorundadır. Davalı erkeğe Tebligat Kanunu 21/2 maddeye göre 13.07.2015 tarihinde tebligat yapılmış, davalı erkek 21.01.2016 tarihli dilekçesiyle dosyanın fotokopisini ilk derece mahkemesinden talep etmiş, davaya cevabı yasal iki haftalık süre geçtikten sonra 13.07.2015 tarihli dilekçeyle verilmiştir. Davalı erkek yasal süre içinde davaya cevap vermemiş olup, dayanılmayan delilin bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen süre sonuç doğurmaz ve davalı erkeğin süresinde bildirmediği tanıklarının beyanları kusur belirlemesinde dikkate alınamaz (HGK 20.04.2016 tarih 2014/2-695 Esas ve 2016/522 Karar sayılı kararı). Bu durumda mahkemece davacı kadına, maddiyata dayalı taleplerde bulunduğu vakıası kusur olarak yüklenemez. Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkek tamamen kusurludur. Bu husus gözetilmeden kadının az kusurlu olarak kabulü doğru olmamıştır.
3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeple İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 31/05/2019 tarih, 2018/211 esas ve 2019/676 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Aydın 2. Aile Mahkemesinin 05/06/2015 tarih, 2015/554 esas ve 2017/700 karar sayılı kararının BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 218.50 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 24.12.2019 (Salı)
Comments